YÜK
Bize verilmiş en büyük nimetlerden biri de “yüktür”.
Bir malzemeyi tanımak için, ona artan oranda bir kuvvet uygulayarak, “yük” yükleriz..
Böylece malzemenin mukavemetini, dayanımını ölçmüş ve hangi durumlarda, nasıl davranacağını da "görmüş" ve "bilmiş" oluruz....
Bu sayede; malzemenin, ne kadar büyüklükteki bir yüke;
ne kadar zaman dayanacağı anlaşılır...
Bu yük altındayken malzemenin,
ne zaman eğileceği,
ne zaman akacağı,
ne zaman kopacağı da gözlemlenir ve bilgi olarak kaydedilir.
Böylece, malzemeyi, gerçekte "nerede" ve "nasıl" , "en verimli" kullanacağımızı seçeriz.
Kollar ne kadar ağırlık kaldırırsa, ne kadar 'yanarsa' kaslar; o kadar güçlenir o kol; "acıya dayanabildiği kadar güçlenir".
Hayatta başımıza gelen felaketler, karşılaştığımız zorluklar bizim kendimizi tanımamıza, gelişmemize ve doğru tavır almamıza yol açar aslında, bize büyük acılar yaşatsa da…
Her güçlük, her kötü olay; tecrübe ve dayanım gücü olarak döner hayatımıza. Değiştirir bizi.
Zorluklar karşısında teslim bayrağı çekmeden,
kaderine isyan etmeden önce,
“yük”ün kazandırdıklarını düşünmeli insan.
...
Etiketler: Hasbihal
1 Yorum:
bu yazı bayağı sağlam
ben de şöyle bir şey demiş idim:
"yükün yoksa yükün çok ağır"
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa